ULUSAL İLETİŞİM AĞI

3 Ekim 2010 Pazar

Dilenci Çocuk Büyütüyoruz

Yoksulluktan kundakta iken kiralanırlar dilenci mafyasına. Günlük işine kundakta iken çıkarlar. Mamalarına karıştırılan düşük dozdaki uyku ilacı ile gün boyu mışıl mışıl uyurlarken, dilenci kadın sık sık bebeğine süt veya ilaç almaktan söz ederek dilenir.

Üç dört yaşına kadar, bir büyüğün yanında dilenirler. Sonra bir başka büyük çocuğun yanında mendil-sakız satmaya işe çıkarlar. Orada yalvarmayı, para saymayı, kaçmayı öğrendiklerinde beş-altı yaşlarındadırlar. Yirmi, otuz çocukla paylaşılan tek göz evlerde kalmaya başladıklarında kız erkek farkı olmadan cinsel tacizi de öğrenirler.

Sonra on yaşlarında mendil torba ile teslim edilir ve birkaç saat içinde satması yoksa dayak yiyeceği Pavlov’un köpeği misali öğretilir. O yüzden yalvarmayı, ağlamayı da öğrenirler. On beş yaşlarında artık onun da bir göz kulak olacağı bir dilenci takımı olur. Ağabeylerine bu takımdan sorumluluk yemini eder. Mendiller, sakızlar koli koli gelir ve hesaplarını tutar.

Erkek çocuk 18 yaşında geldiğinde artık toplumun kendisine borçlu olduğunu ve önüne gelen her insandan para istediğinde ona vermesi gerektiğini öğrenir. Artık gasp’ın, soygunun insanıdır. Mafya büyüttüğü fidanına sahip çıkar gibi görünse de aslında getir götürden başlayıp, “sık ayağına bi tane” ye kadar uzanan emirleri yerine getiren bir emir erini içeri düşene veya kundakla başlayan hayatı kefende sona erene kadar kullanır. Kızlar ise yine tahmin edilebilir kendi alınyazılarını yaşarlar.
           
Bu da benim rastladığım dilenci çocuğum... Gümüşsuyu caddesinden aşağı yürürken rastladım ona. Bir elinde litrelik kola şişesi, bir elinde oyuncak tabancası ile sokakta dilenen kadının yanında dolaşıp duruyordu. Ancak üç dört yaşlarındaydı. Öyle sokakta mendil, sakız satacak yaşta olmadığı için ailesi tarafından kiralanmıştı belki de.

Türkiye’deki binlerce dilenci çocuktan biriydi. Bir elinde kolası, bir elinde silahı ile kendi kaderini çizmişti bile.

Gümüşsuyu caddesinden aşağı inerken, su satan bir çocuk ile “abi valla pazartesi ödeyeceğim, adam parayı ödemedi“ diye telefonda bağıran bir genç adam önümden geçti gitti. Aslında bakıyordum da, elli yıldır IMF’den borç almaya alışık hükümetler, hepimizi daha doğar doğmaz dilenci yapmıştı.

Yoksulluk arttıkça, dünyanın en eski iki mesleği fahişelik ve dilenciliğin de artacağı kesin. Var olduğu iddia edilen ekonomik büyüme, kaldırımda dilenmesi için kiralanan çocuğun ailesine ne kadar yansıyor ona bakmak gerekli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder