ULUSAL İLETİŞİM AĞI

25 Aralık 2011 Pazar

Silah Sanayi, Açlık ve Çocuklar


Irak’tan çekilen son Amerikan askeri ile, dünyanın patronluğuna savunan ABD’nin bu kez gözünü uzak doğuya çevirdiğini söyleyen TRT-1’in sabah yorumcusu, “yeni hedef büyük bir ihtimalle Kuzey Kore olabilir” diyordu.

Birkaç gün sonra da Kuzey Kore’nin liderinin hayatını kaybettiği, onun yerine Kim Jung hanedanının üçüncü nesli olan 28 yaşındaki oğlunun yönetime geçeceği haberleri veriliyordu. Kuzey Kore’den gönderilen filmlerde sokaklara doluşan binlerce insanın ağladığı görülürken, televizyon spikeri bu tür törenlerde ağlamayan insanlara atılan dayaktan korktukları için insanların ağladığını anlatıyordu.

Kuzey Kore yıllardan beri askeri harcamalarını en üst düzeyde tutmuştu. Çin’den aldığı destek ile, Güney Kore’yi kendi halkına her zaman saldıracak bir düşman gibi göstermiş ve nükleer başlıklı bir füze yaparak kendini nükleer bombaya sahip ülkelerin arasına sokmuştu. Ülkede tarıma ve endüstriye ayrılması gereken paranın büyük bir bölümü silahlanmaya gitmişti. Bugün Kuzey Kore’de özellikle açlık, eksik beslenme ülkenin en büyük sorunu olarak görülüyor. Ülkede insanlar günlük hayatı sürdürecek gıdanın ancak üçte biri ile hayatlarını giderek zayıflayarak sürdürüyorlar.

O akşam bazı yabancı televizyon kanallarında ise Birleşmiş Milletler Gıda Programı tarafından yapılan gıda yardımlarının da Kuzey Kore’nin nükleer silah yapması ile kesildiği açıklanıyor. Açlığın giderek arttığı ülkede 800 bin den fazla çocuğun eksik beslenme nedeni ile büyüyemediği ve zekalarının gelişmediği de gösteriliyordu. Bir kreşte yapılan çekimlerde çocukların hiç hareket etmeden oturdukları hiç oynamadıkları çünkü açlıktan hareket etmedikleri söyleniyordu.

Evet, Amerika, Irak’tan çıktı… Kendilerine göre 1 trilyon dolar para harcadılar. Bazı yorumcular bunun 3 trilyon dolar olduğunu söylüyorlar. Beş bine yakın Amerikan askeri hayatını kaybetti. Irak’ta yüz binlerce insan öldü, çocuklar ailelerini kaybetti. Ülke onarılamayacak şekilde harabeye döndü.. Sonuç ne.. Koca bir sıfır.. Şimdi Ortadoğu da yeniden Şii, Sünni savaşı için tohumlar atılıyor..Harcanan 3 trilyon lira, yine Amerikan silah endüstrisine aktarılarak. Amerika’nın çarklarının dönmesi sağlandı. Silah sanayi olmadan bir Amerikan ekonomisini düşünmek mümkün bile değil.

Amerika, Irak’tan çıkmadan, başta Suudi Arabistan olmak üzere birçok bölge ülkesine “ ben gidiyorum, kendinizi güvenceye alın” diyerek yeniden silah sattı. Bizim için biçilen rol bile belli. Suriye’ye siz girin, ben gidiyorum… Şimdi ABD yeniden Uzak Doğu’da bölgenin fitilini koymaya giderken, küçük huzursuzluklara silah satıp, kendisini demokrasi getirici olarak görüp yine işgallere başlayacak. Birkaç yıl sonra Kuzey Kore’den de Irak’ta yaptığı gibi çıkıp gidecek.

Artık Dünya’ya bölge bölge bakmamak gerekiyor. Büyük fotoğraf silah sanayi ve onların şahinlerinin Amerikan yönetimindeki politikalar üzerindeki etkinliğidir. O arada dünyanın çeşitli ülkelerinde bir kaç milyon çocuğun açlıktan ölmesinin de bir önemi kalmıyor. Günümüzün Somali’sinde de iç savaş sürüyor. Çocuklar açlıktan ölürken dünya ülkelerinin zaman zaman verdikleri gıda yardımları da yeterli olmuyor. Ama ayakkabısı bile olmayan bir Somali’li gencin elinde iyi bir silahı her zaman görmek mümkün.

Çocuklar hemen her ülkenin anayasasında korunurken, uluslar arası alanda onları koruyacak insanlık bilincine henüz ulaşamadık. Savaşlar var oldukça silah sanayi var olacak, silah sanayi oldukça da savaşlar hep organize edilecek.


Kuzey Kore çocuklarını görmek için : http://www.youtube.com/watch?v=rja1MoOO7oI

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

17 Aralık 2011 Cumartesi

Çocuk ve Televizyon, Reklamlar


Tüketicinin korunması konusunda otuz yıllık meslek hayatımı, bu süre içinde 16 yıllık Reklam Kurulu üyeliğini de düşündüğümde, aklıma hep çocuklara yönelik reklamlar gelir.

İlk çalışmayı 1983 yılında Milliyet Gazetesi’ndeki bir haberle yapmıştım. Televizyondaki draje şeker reklamını seyreden iki kardeş babaannelerinin romatizma ilacını şeker sanarak yemişler ve çocuklarda Ayşe (abla) ölmüş, Ali ise komada idi.

Hemen, Sağlık Bakanlığı, İlaç İşverenleri Sendikasına başvurarak şeker görünümlü ilaç veya ilaç görünümlü şeker yapılmaması gerektiğini belirtmiştik. O günden bu yana onlarca çocuk bonibon benzeri şekerler yüzünden hastanelere taşınmasına rağmen değişen fazla bir şey yok. İlaç kapakları yine kolaylıkla açılıyor, ilaçların üstü yine şeker kaplı…

Gerek Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, gerek sonradan çıkartılan tüm yönetmelikler, televizyon ve reklamlar karşısındaki çocuğun masumiyetini korumayı hedeflerler.

Kanunun 16.maddesi, Ticari Reklamlar ve İlanlar başlığı altında şu şekildedir. 

“Ticari reklam ve ilânların kanunlara, Reklam Kurulunca belirlenen ilkelere, genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır.

Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilânlar ve örtülü reklam yapılamaz.
           
Aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerin karşılaştırmalı reklamları yapılabilir.

Reklam veren, ticari reklam veya ilânda yer alan somut iddiaları ispatla yükümlüdür.

Reklam verenler, reklamcılar ve mecra kuruluşları bu madde hükümlerine uymakla yükümlüdürler.”

Kanunun Yükümlülük başlıklı 21.maddesi, bu konuda reklam vereni, reklamcıyı, ve mecra kuruluşunu sorumlu tutmuştur.

“Reklam verenler, reklamcılar ve mecra kuruluşları veya aracıları Kanunun 16 ncı maddesi ile bu Yönetmelikte belirtilen ilkelere uymakla yükümlüdür.

Reklamcılar ya da reklam ajansları, Kanunun 16 ncı maddesine ve bu Yönetmelikte belirtilen ilkelere uygun reklam hazırlayarak reklam verenin yükümlülüklerini yerine getirmesine sağlayacak biçimde çalışmak ve bu konuda onu uyarmak zorundadır.

Reklam veren, mal veya hizmetleri konusunda reklamcıya doğru ve gerçeklere uygun bilgi ve belge vermek zorundadır.

Reklam verenin, Kanunun 16 ncı maddesine ve bu Yönetmelikte belirlenen ilkelere uygun olmayan reklamını daha sonra düzeltmesi ve telafi etmesi kendisinden beklenilen bir davranış olmakla birlikte, bu Yönetmelikte belirlenen ilkelere aykırı hareket edilmesine mazeret oluşturamaz.

Reklamı yayımlayan, nakleden veya dağıtan veya sunan mecra kuruluşları veya aracıları reklamın kabulünde ve kamuoyuna sunulmasında gereken dikkat ve özeni göstermek zorundadır.

Oysa bu konuda reklamları denetlemekle görevli olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığı’nın ceza uygulamalarına baktığımızda, son 5-6 yıldır yalnızca reklam verene ceza kesildiği, (para, durdurma ve düzeltme) reklamı yapana ve yayınlayana hiçbir ceza verilmediği görülecektir.

Bakanlığın, medya kuruluşları ile ilişikleri iyi tutmak için kanunun 16.maddesine uymadığı söylenebilir."
(http://www.tuketici.gov.tr/source.cms4/index.snet?etdid=A67D79DF-0B0A-45C5-A9DE-5BA7BAF5EA9C)

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu, örtülü reklam konusunda iyi bir düzenleme yapmış iken, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanuna dayanılarak çıkarılan ikincil düzenlemelerin en önemlilerinden biri olan Yayın Hizmeti Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik 2 Kasım 2011 tarihli ve 28103 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Ürün yerleştirme uygulaması yapılacak programın başında, sonunda ve her reklam kuşağı sonrasında ürün yerleştirme ile ilgili bilgilendirme olacak.

Ürün yerleştirmede; ürün veya hizmetin özelliklerinin övülmesi ya da benzeri diğer ürün ya da hizmetlere göre belli bir ürüne yönelik tercih bildirilmesi, ürünlere veya hizmetlere özel tanıtıcı atıflar yaparak ürün veya hizmetlerin kiralanmasının veya satın alınmasının doğrudan teşvik edilmesi ve aşırı vurgu yapılması, ürüne ilişkin detaylı bilgi verilmesi ve farklı çekim teknikleriyle ürünün ön plana çıkarılması yasak olacak.

Ürün yerleştirmenin programın bütünlüğünü bozmaması ve program içerisine yerleştirilen ürünün, programın bir parçasıymış gibi doğal mecrasında kullanılması gerekecek.

Ürün yerleştirilen programda, bir saatlik yayın süresince en fazla 4 farklı ürün yerleştirmesi yapılabilecek.

Haber bültenlerinde, çocuk programlarında ve dini tören yayınlarında ürün yerleştirme yapılamayacak.

Burada da çocuklar yine korunmuş gibi görünüyor değil mi? Aslında tam tersi. RTÜK bu yönetmelikle çok tehlikeli bir kapıyı aralık bıraktı. Çocuk ailesi ile bir aile dizisi seyrettiğinde yerleştirilen ürünlerin etkisi altında kalacak. Eğer adam kolalı bir meşrubat içiyorsa, çocuk adamın iyi bir karakter olduğunu ileri sürerek ailesinden kolalı meşrubat isteyecek veya rafa yerleştirilen ürünün ne olursa olsun görüntüsü bilinçaltına işleyecektir.

Bu reklama ürün yerleştirildi demek konuya çözüm değil, çözümsüzlük getirmektedir. Sürekli kanal değiştirip o uyarıyı görmemek de büyük olasılıktır.

Ama mesele rating savaşı, bu konuda yapıldığı iddia edilen usulsüzlükler, milyar dolarları geçen televizyon reklam pastası, politik yandaşlıklar olduktan sonra yönetmeliklerin ciddi olarak kontrol edildiğini kim iddia edebilir ki.

 Kaynak gösterimi:  www.0-18.org