ULUSAL İLETİŞİM AĞI

17 Aralık 2011 Cumartesi

Çocuk ve Televizyon, Reklamlar


Tüketicinin korunması konusunda otuz yıllık meslek hayatımı, bu süre içinde 16 yıllık Reklam Kurulu üyeliğini de düşündüğümde, aklıma hep çocuklara yönelik reklamlar gelir.

İlk çalışmayı 1983 yılında Milliyet Gazetesi’ndeki bir haberle yapmıştım. Televizyondaki draje şeker reklamını seyreden iki kardeş babaannelerinin romatizma ilacını şeker sanarak yemişler ve çocuklarda Ayşe (abla) ölmüş, Ali ise komada idi.

Hemen, Sağlık Bakanlığı, İlaç İşverenleri Sendikasına başvurarak şeker görünümlü ilaç veya ilaç görünümlü şeker yapılmaması gerektiğini belirtmiştik. O günden bu yana onlarca çocuk bonibon benzeri şekerler yüzünden hastanelere taşınmasına rağmen değişen fazla bir şey yok. İlaç kapakları yine kolaylıkla açılıyor, ilaçların üstü yine şeker kaplı…

Gerek Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, gerek sonradan çıkartılan tüm yönetmelikler, televizyon ve reklamlar karşısındaki çocuğun masumiyetini korumayı hedeflerler.

Kanunun 16.maddesi, Ticari Reklamlar ve İlanlar başlığı altında şu şekildedir. 

“Ticari reklam ve ilânların kanunlara, Reklam Kurulunca belirlenen ilkelere, genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır.

Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilânlar ve örtülü reklam yapılamaz.
           
Aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerin karşılaştırmalı reklamları yapılabilir.

Reklam veren, ticari reklam veya ilânda yer alan somut iddiaları ispatla yükümlüdür.

Reklam verenler, reklamcılar ve mecra kuruluşları bu madde hükümlerine uymakla yükümlüdürler.”

Kanunun Yükümlülük başlıklı 21.maddesi, bu konuda reklam vereni, reklamcıyı, ve mecra kuruluşunu sorumlu tutmuştur.

“Reklam verenler, reklamcılar ve mecra kuruluşları veya aracıları Kanunun 16 ncı maddesi ile bu Yönetmelikte belirtilen ilkelere uymakla yükümlüdür.

Reklamcılar ya da reklam ajansları, Kanunun 16 ncı maddesine ve bu Yönetmelikte belirtilen ilkelere uygun reklam hazırlayarak reklam verenin yükümlülüklerini yerine getirmesine sağlayacak biçimde çalışmak ve bu konuda onu uyarmak zorundadır.

Reklam veren, mal veya hizmetleri konusunda reklamcıya doğru ve gerçeklere uygun bilgi ve belge vermek zorundadır.

Reklam verenin, Kanunun 16 ncı maddesine ve bu Yönetmelikte belirlenen ilkelere uygun olmayan reklamını daha sonra düzeltmesi ve telafi etmesi kendisinden beklenilen bir davranış olmakla birlikte, bu Yönetmelikte belirlenen ilkelere aykırı hareket edilmesine mazeret oluşturamaz.

Reklamı yayımlayan, nakleden veya dağıtan veya sunan mecra kuruluşları veya aracıları reklamın kabulünde ve kamuoyuna sunulmasında gereken dikkat ve özeni göstermek zorundadır.

Oysa bu konuda reklamları denetlemekle görevli olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığı’nın ceza uygulamalarına baktığımızda, son 5-6 yıldır yalnızca reklam verene ceza kesildiği, (para, durdurma ve düzeltme) reklamı yapana ve yayınlayana hiçbir ceza verilmediği görülecektir.

Bakanlığın, medya kuruluşları ile ilişikleri iyi tutmak için kanunun 16.maddesine uymadığı söylenebilir."
(http://www.tuketici.gov.tr/source.cms4/index.snet?etdid=A67D79DF-0B0A-45C5-A9DE-5BA7BAF5EA9C)

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu, örtülü reklam konusunda iyi bir düzenleme yapmış iken, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanuna dayanılarak çıkarılan ikincil düzenlemelerin en önemlilerinden biri olan Yayın Hizmeti Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik 2 Kasım 2011 tarihli ve 28103 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Ürün yerleştirme uygulaması yapılacak programın başında, sonunda ve her reklam kuşağı sonrasında ürün yerleştirme ile ilgili bilgilendirme olacak.

Ürün yerleştirmede; ürün veya hizmetin özelliklerinin övülmesi ya da benzeri diğer ürün ya da hizmetlere göre belli bir ürüne yönelik tercih bildirilmesi, ürünlere veya hizmetlere özel tanıtıcı atıflar yaparak ürün veya hizmetlerin kiralanmasının veya satın alınmasının doğrudan teşvik edilmesi ve aşırı vurgu yapılması, ürüne ilişkin detaylı bilgi verilmesi ve farklı çekim teknikleriyle ürünün ön plana çıkarılması yasak olacak.

Ürün yerleştirmenin programın bütünlüğünü bozmaması ve program içerisine yerleştirilen ürünün, programın bir parçasıymış gibi doğal mecrasında kullanılması gerekecek.

Ürün yerleştirilen programda, bir saatlik yayın süresince en fazla 4 farklı ürün yerleştirmesi yapılabilecek.

Haber bültenlerinde, çocuk programlarında ve dini tören yayınlarında ürün yerleştirme yapılamayacak.

Burada da çocuklar yine korunmuş gibi görünüyor değil mi? Aslında tam tersi. RTÜK bu yönetmelikle çok tehlikeli bir kapıyı aralık bıraktı. Çocuk ailesi ile bir aile dizisi seyrettiğinde yerleştirilen ürünlerin etkisi altında kalacak. Eğer adam kolalı bir meşrubat içiyorsa, çocuk adamın iyi bir karakter olduğunu ileri sürerek ailesinden kolalı meşrubat isteyecek veya rafa yerleştirilen ürünün ne olursa olsun görüntüsü bilinçaltına işleyecektir.

Bu reklama ürün yerleştirildi demek konuya çözüm değil, çözümsüzlük getirmektedir. Sürekli kanal değiştirip o uyarıyı görmemek de büyük olasılıktır.

Ama mesele rating savaşı, bu konuda yapıldığı iddia edilen usulsüzlükler, milyar dolarları geçen televizyon reklam pastası, politik yandaşlıklar olduktan sonra yönetmeliklerin ciddi olarak kontrol edildiğini kim iddia edebilir ki.

 Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder